29 Şubat 2008 Cuma

Atatürk Sabetayist miydi? (2)


Atatürk Sabetaycı mıydı başlıklı yazımda Hillel Halkin tarafından yazılan yazının saçmalıklarını irdelemiştik. Sabetaycı ve Sabetayist kavramları aynı yola çıkıyor, ben sadece googla'da yapılacak aramalarda şansımı artırmak için her iki başlığı da kullanmayı tercih ettim, e siz de bu yazıyı okuduğunuza göre, fena etmemişim demektir ;-)

Efendime söyleyeyim, Atatürk'e Sabetayist diyenlerin ileri sürdükleri bir diğer "kanıt" da Atatürk'ün hocası Şemsi Efendi'nin Sabetayist olması. Hatta ve hatta Üsküdar'daki Sabetaycılara ait olduğu söylenen mezarlıkta onun mezarı bulunduğu söylenmekte. Gidip görmedim açıkçası, gözüyle gören varsa bana haber etsin lütfen. Fotoda da görebileceğiniz üzere, Şemsi Efendi'nin mezar taşında bağıra bağıra "ATATÜRK'ÜN HOCASI" yazmakta. Şimdi aklıma hemen şu geliyor, neden gizliliğe bu kadar önem veren Sabetaycılar burada bu reklamı yapma ihtiyacı hissetmişler??? Hadi diyelim ki Şemsi Efendi gerçekten Sabetayist idi, onun Atatürk'ün hocası olması Atatürk'ü Sabetayist yapar mı? Gittiğim anadolu lisesinde yabancı bir hocamız vardı, çok da severdim, ama onun Hristiyan olması, beni Hristiyan yapar mı? Böyle gerzekçe bir yaklaşım olabilir mi Allah aşkına?

Bir başka iddia da şair Abdülhak Hamit Tarhan ile alakalı, dedikoduya göre o öldükten sonra Atatürk'ün emriyle Zincirlikuyu'da Sabetaycılara ait özel bir adaya gömülüyor.

Tabi hemen akla bu dedikodunun ne kadar doğru olabileceği geliyor, ama ben bu konuya kafa yormuyorum bile, doğru kabul ederek devam ediyorum yoluma. Soruyorum şimdi: Bir Müslüman Sabetay mezarlığına gömülebilir mi? Hayır elbet... Bir Sabetayist de Müslüman mezarlığına gömülemez, doğru mu? Yani Atatürk Sabetaycı bir adam için "Tutun bunu Müslüman mezarına gömün" diyebilir miydi? Eee? Bunda garip bir durum yok demek ki... Ha şimdi diyeceksiniz ki, Atatürk o mezarlığın Sabetaycılara ait olduğunu nereden biliyordu? E be kardeşim, benim senin gibi garibanlar o mezarlığın Sabetaycılara ait olduğunu biliyorsak, Türkiye'nin en derin sırlarına vakıf Atatürk nasıl olur da bilmez?!

Gerçeğin peşinden gitmeye her zaman varım, eyvallah, ama akıl mantık yolundan sapmamak şartıyla... Allah bize bu mükemmel yargı araçlarını vermiş, biraz kullanalım, lütfen...

28 Şubat 2008 Perşembe

Atatürk Sabetaycı mıydı?


"Hoppalaaa!!! Bu da nerden çıktı!" demeyin, bazıları bu soruyu kendilerine ciddi ciddi soruyor, ve içlerinde "Ulan, galiba harbiden Sabetaycıydı" diyenler de var, demek ki bir yerlerde yanlışlık var... Gelin o yanlışlığı hep beraber düzeltelim.

Bu iddiayı ileri sürenlerin en büyük "kanıt"ları, Hillel Halkin tarafından yazıldığı söylenen bir yazı. İnternette " WHEN KEMAL ATATURK RECITED SHEMA YISRAEL" gibi bir arama yaparsanız bu yazıya ulaşmanız mümkün. Yazı İngilizce, İngilizceniz varsa önce o yazıyı okumanızı tavsiye ederim.

Şimdi gelelim bu yazıdaki saçmalıkları irdelemeyee...

Hillel Halkin, İsrail Başkanı Ezel Weizman'ın sözcüsü Batya Kenan'a soruyor telefonda; "Başkan Weizman, Atatürk'ün Yahudi ataları olduğunu ve çocukken ona İbrani duaları öğretildiğini biliyor mu?". Batya Kenan şaşkın bi şekilde "Tabi tabi" diyor, Hillel teşekkür edip kapatıyor telefonu. Sonra birkaç dakika sonra tekrar arıyor Batya Kenan'ı, Batya da "İyi ki tekrar aradınız, o bilgiyi tam olarak nereden aldınız" diyor. Hillel şaşırıyor tabi, az önce "Tabi tabi" diyen Batya değil miydi, bu bilgi başkanın ofisinde zaten olsa gerek diyor. Batya itiraf etmek zorunda kalıyor: "Aslında bu bilgi bizde yok... Sizdeki bilgiyi fakslayabilir misiniz?". Hillel abimiz de kırmıyor, fakslıyor tabi bilgiyi...

SAÇMALIK-1: İstihbarat konusunda dünyanın sayılı devletlerinden biri olan İsrail'in, Orta Doğu'da sözü geçen devletlerden birinin-Türkiye'nin kurucusunun (Atatürk) Yahudi olduğundan haberi yok! Bunu bir gazeteci onlara bildirmese, belki de hiç öğrenemeyecekler :-))

Yazının kalanında Hillel başlıyor İsrail Başkanı'na yolladığı "hikayeyi" biz sevgili okurlarına anlatmaya... Diyor ki, "Atatürk'ün Yahudi olduğu konusu, biyografi yazarları tarafından asla ciddiye alınmamıştır. Danıştığım 6 biyografi yazarının hiçbiri böyle bir spekülasyondan bahsetmedi bile."

SAÇMALIK-2: Eee? Daha ne kasıyosun Hillel abi? Kimsenin böyle zırva bir iddiayı ciddiye aldığı yok, sendeki bu azim niye :-)
Devam ediyor Hillel, "dönme"leri anlatıyor, bunların Sabetaycılığın alt kolu olduğunu söylüyor. Selanikte bol bol bulunduklarından bahsediyor. Atatürk'ün babası Ali Rıza Efendi'nin de dönme olduğunu iddia ediyor, çünkü annesi Zübeyde Hanım onu İslami bir okula göndermek isterken babası önce buna razı olmuş görünüyor ama sonra onu askeri okula gönderiyor. Dışarıdan Müslüman geleneklerine saygılı görünüp içinden alay ediyor olmak tipik bir dönme davranışıdır diyor Hillel.

SAÇMALIK-3: Hillel abinin burada atladığı önemli bir konu var, Sabetay Sevi'nin 17.kuralına göre Sabetaycılar kendilerinden olmayan biriyle evlenemezler! Eh Zübeyde Hanım'ı da Müslüman ilan ettiğine göre, demek ki Ali Rıza ya Sabetaycı değil, ya da oldukça "asi" bir Sabetaycı :-)
Şimdi bazılarınız Sabetaycılığın kurallarını nereden bildiğimi sorabilir, bunu da ayrı bir yazıda anlatırım ;-)
Sonra İbrani gazeteci-yazar Itamar Ben-Avi'den bahsediyor Hillel, onun yazdığı bir kitabından alıntılar yapmaya başlıyor. Biz de başlayalım... Itamar, 1911'de bir sonbahar akşamında Kudüs'teki Kamenitz Otel'de takılırken otel sahibi ona Atatürk'ü gösteriyor, tanıyor musun fln diyor, bizimki de yok deyince anlatıyor Atatürk'ü, bizimki de onunla tanışmak istediğinden bahsediyor... Atatürk'le 2 görüşmeleri oluyor, ilkinde Atatürk ona "Ben Sabetay Sevi'nin torunlarındanım - gerçi artık gerçek bir Yahudi sayılmam, fakat bu peygamberin ateşli bir hayranıyım. Bana göre bu ülkedeki her Yahudi onun yoluna girmekle iyi eder" diyor.

SAÇMALIK-4: Bir anlığına gözlerimizi kapatıp Atatürk'ün işi gücü bıraktığını ve 1911 sonbaharında Kudüs'e gidip otellerde takıldığını varsayalım. Atatürk "Artık gerçek bir Yahudi sayılmam" diyor. Şimdi bu durumda, Yahudi mi oluyor, başka bişey mi?
10 gün sonra, aynı otelde bi kere daha görüşüyorlar. Atatürk bu defa evindeki eski bir İbranice kutsal kitaptan bahsediyor, babasının zamanında bi hoca getirerek ona bu kitabı okumayı öğrettiğini söylüyor, hala bazı kelimeleri hatırladığını söylüyor, "Mesela..." diyor, biraz düşünüyor, sonra hatırlıyor: "Shema Yisra'el, Adonai Elohenu, Adonai Ehad!" diyor. Bizimki de "o bizim en önemli duamızdır" diyor. "O benim de gizli duamdır" diye yanıtlıyor Atatürk...

SAÇMALIK-5: Bu saçmalık yıldızlı 10'u hak ediyor valla :-) Şimdi, Atatürk'ün Yahudi olduğu iddia edilen bir yazı bu, değil mi? Ama bana sanki bunun tam tersini anlatıyormuş gibi geliyor. Atatürk "gizli dua"sını bile düşünüp düşünüp ancak hatırlıyor, şaka gibi :-)) İşin tuhafı, bunca konuşmadan sonra Itamar abimiz dönüp de "Kardeşim sen nasıl Yahudisin, en önemli duanı bile düşün taşın anca hatırlıyorsun, yeme beni" demiyor :-)
Hillel Halkin yazının ilerilerinde başlıyor biraz dönmeleri tanıtmaya, diyor ki "Daha çok Selanik'te olan ve sayıları 1 Dünya Savaşı arifesinde 15.000'i bulan dönmeler, sadece kendi aralarında evlenirlerdi".

SAÇMALIK-6: Yok yok, bu Hillel'in kafası iyice karışmış. Yahu bu Sabetaycılar kendi aralarında evleniyorsa Ali Rıza Efendi neden Zübeyde Hanım'la evlendi?! Ben kendisiyle çelişen adam gördüm ama, bu kadarına pes :-)

Yazının geri kalanı önemsiz... Biraz daha geyik yapıyor Hillel. Ama burada Itamar Ben-Avi'den biraz daha bahsetmekte fayda var.

Küçüklüğü zorluklar içinde geçiyor Itamar'ın, hiç arkadaşı yok, ailesi diğer çocuklarla konuşmasına izin vermiyor, çünkü ona sadece İbranice öğretiyorlar. Büyürken difteriden bi sürü akrabasını kaybediyor. Sonra annesini de kaybediyor, babası da teyzesiyle evleniyor. Tabi fanatik bir Siyonist. Bu şartlar altında neden bu kadar "hayal" gördüğünü anlamak pek zor olmasa gerek ;-)

Haa unutmadan, bu meşhur yazının yazarı Hillel'i merak ettiniz mi :-) Resmi yukarıda... Bana pek tekin görünmedi ;-))

Merhaba Dünya

Kulaklarım zonkluyor... Bu kadar yalan, iftira, kahpece söz duymak yordu beni sanırım...İnsanoğlu bir kere daha hamurundaki çamuru gözüme sokmayı başardı...

Ama ümidi kesmek yok! İyi ve kötünün kadim savaşı devam ediyor! Hayallerimdeki dünyaya ulaşamayacağım belki, ama gidebildiğim kadar ileri gitmek zorundayım! Yürürken önüme çıkan içi yalan ve yılan dolu bataklıkları kurutursam, belki sana daha temiz bir yol kalır... Lütfen sen de aynısını yap!

Hayallerimdeki dünyaya ulaşamayacağım belki, ama gidebildiğim kadar ileri gitmek zorundayım!