4 Mayıs 2008 Pazar

Türkiye'yi Yahudiler mi Kurdu ?!!


Elime bir para resmi geçti, görüyorsunuz ki yahudi yıldızı ile süslenmiş bir para bu! Demek ki neymiş: ASLINDA BİZLERİ YAHUDİLER YÖNETİYOR!!! Öcüüüüü :))

Eh be kardeşim!!! Cahil olursan, kafasız olursan, her kulağına fısıldananı "Vay vay vaaaay, ulen ulen olaya bak heleee" diye beynine sokarsan elbet sana eşşek derler... Kusura bakma ama, eğer bu kafanı değiştirmezsen eşşek olarak kalmaya devam edeceksin! Tek "ş" li eşek değil bu, o hayvancağıza hakaret olur, sen başkasın: EŞŞEKsin!

Çok mu acımasız oldum ya? Pardon, siz alınmadınız değil mi ;-) Lafım size değil... Siz araştırmak için buradasınız ve bu yazıyı okuyorsunuz, eşşek olmadığınız kesin yani... O zaman iyi okuyun kardeşlerim, okuyun da, bu şapşal komplo teoricilerinin ne kadar aptal noktalardan yola çıkarak teoriler ürettiklerini görün! İşte size II. Bayezıd Camii:


Tarihe dikkat ettiniz mi? 1501!!! İşte size Bayezıd Camii'nin içinden bazı fotoğraflar (Büyütmek için resimlere tıklayabilirsiniz):


Haaah... Yahudi yıldızı öyle değil böyle olur!!! Yetmedi mi?! Alın o zaman bir de Eminönü Yeni Camii:

Kaç yazıyor? 1597! Şimdi bir de onun içine göz atalım:


Hoppalaaa... Yahu demek ki sadece Türkiye'yi değil, Osmanlıyı da yahudiler yönetiyormuş!!! Baksanıza her yer yahudi yıldızı dolu!!!

Ama zaten ilk resimde bahsettiğim para da Osmanlı döneminde basılmıştı... O zaman ne alaka diyeceksiniz Türkiye ile...

Sevgili kardeşlerim, komplo teorisyeni bu, onun için fark eder mi... Adamın hayal gücü geniş, uyduruverir size bir teori: "Tam tahmin ettiğim gibi Osmanlı'yı yıkmak ve Yahudi bir devlet kurmak isteyen Sabetaycılar yüzyıllar öncesinden operasyonlara başlamışlar! En sonunda muvaffak olmuş ve Türkiye'yi kurmuşlardır!"

Ama işte bu dangalak komlo teorisyenine soracağınız tek soru onu bitirmeye yeter: "Ulan şapşal! Sabetay Sevi 1648'de kendini Mesih ilan etmiştir!!! 1501'deki cami ile onun ne alakası var!!!"

İşte sayın seyirciler... Cem Yılmaz'ın da bir ara benzer bir durum için dediği gibi, bu komplo teorisyeni artık mesleği bırakıp kestane satmaya başlar yakında ;-)))

Elbette bu yıldız motiflerinin Türk sanatındaki yeri nedir, ne zamandan beri kullanılmaktadır, araştırmak lazım. Ben şimdilik sadece milletin beynini "Türkiye'yi sabetaycılar kurdu, aha işte kanıtı" diyerek saçma sapan resimler motifler gösteren soytarıların maskesini düşürdüm, bu motiflerin tarihçesini araştırıp ayrıca bir yazıda sizlere açıklayacağım.

Şimdilik kalın sağlıcakla... Cahillerden, soytarılardan, beyin sulandırmak için tutulmuş laf ebelerinden uzak güzel günler geçirmeniz dileğiyle...

29 Nisan 2008 Salı

Atatürk Yahudi miydi? (4)

Dikkat ederseniz başlık değişti, ama içerik aynı ;-)

Atatürk o muydu? Atatürk bu muydu? Atatürk şu muydu? Vs vs vs... Bırakın adamcağızı be kardeşim! Düşün yakasından! Ne şirret, ne kepaze insanlarmışsınız be!

Bazı beyni küçük ağzı büyükler, her zamanki şapşallıklarıyla öyle bir uydurmasyon yapmışlar kiii, okuyunca neden hala aya gidemediğimizi net olarak anlamış olacaksınız...

Efendim, Giray Atatür isimli bir dayı var, kendisi Yeşil Yol tarikatının lideri olur, Sabetayisttir de aynı zamanda... Saçma sapan fikirlerle dolu bir dünyası olup, zekaca düşük moronları etkileyebilen diğer şeyh & şıhlardan farklı olmayarak, tarikatinin sınırlarını genişletme çabası içindeki bir zavallıdır.

Amma gelin görün ki bu insancık, Atatürk düşmanlarına malzeme olmayı başarmıştır... Ne alaka demeyin?! Soyada dikkatli bakın: "Atatür" !!! Atatürk'ün soyadı ne: Atatürk!

Şimdi biraz aritmetik zamanı:

Atatürk - k = Atatür

Yani, anlayın işte canım, bu adam Atatürk'ün yakın akrabasıymış :)))) Evet yanlış duymadınız!!! İddia bu!!! İnsan donup kalıyor, o kadar aptalca, o kadar şapşalca ki, katıla katıla gülmekten çok hüngür hüngür ağlanmayı hak eden bir durum!!!

E o zaman ne duruyoruz, iddiayı biraz daha geliştirelim ;-)

Atatürk - ata = türk
Atatürk - türk = ata
Atatürk - aürk = tat
Atatürk - atürk = at
Atatürk - atak = tür
...
Soyadı veya adında yukarıdaki kelime veya hecelerden geçen herkes Atatürk'ün yakın akrabasıdır efendim :-) Ne kadar gurur duysanız azdır kendinizle ;-)))

Ey büyük Allah'ım, yalvarırım bizlere acı! Kuru iftiradan, ağzı salyalı bitli çakalların saldırısından koru bizleri!

16 Mart 2008 Pazar

Atatürk Sabetayist miydi ? (3)

İnsanoğlunun hayal gücü sınırsız... Ciddiyim, yani düşünün bir kere, zamanında Hazerfan Çelebi Galata kulesinden atıyor kendini aşağı, ama yere düşmüyor küt diye, havada süzülüyor... Gözünüzün önüne getirsenize bir, inanılmaz bir manzara bu!

Bazen bunun bir ödül olduğunu düşünüyorum. Bazıları gerçekten Allah tarafından yeteneklerle donatılmış, hayalleri, düşünceleri insanüstü. Nikola Tesla'nın hikayesini bilir misiniz? Bir araştırın derim.
Bazıları da bu insanların yaptıklarına hayran hayran bakıyor, aklı almadan... Benim gibi...

Bazıları da Hazerfan Çelebi gibileri anlayamadıkları gibi, beyinlerinin sınırlarını aşan olayları korkarak ve "şeytan işi ula bu" diyerek izliyorlar... Bazen öylece kalmıyorlar, anlayamadıkları olaylara karşı yok edici eylemlere de girişiyorlar.

İşte bu gibiler bir toplumda ne kadar azsa, o toplumun ilerleme şansı, yücelme şansı o kadar çoktur.

Ama bunların hepsinden beter bir tip var kii, Allah bu gibilerin şerrinden hepimizi korusun! Hani derler ya: "Allah kuru iftiradan saklasın" diye, işte bu sözde belirtilen kuru iftirayı bu tipler atar. Gerçekleri kendi işlerine geldikleri gibi çevirir, çarpıtırlar. Çamur atmak, iftira atmak, onlar için bir zevk meselesi olmayabilir, ama genelde işlerinin bir parçasıdır. Onlar iftira atmak, insanların beynini sulandırmak için özel tutulmuş laf ebeleridir.

Duydum ki bu tiplerden bazıları Atatürk hakkında yine ilginç iddialarda bulunmuşlar... Efendim neymiş, Atatürk'ün en sevdiği şarkı "Bülbülü koydum altın kafese" imiş. Bülbül de Sabetayistler dünyasında önemli bir yere sahip ya hani, oradan bak nereye ilinti kurmuşlar: "Atatürk Sabetayisttir, bu da bunun delilidir" demişler...
Üşenmedim, şöyle bir araştırdım, nedir Atatürk'ün sevdiği şarkılar diye, bakınız karşıma nasıl bir liste çıktı:

  • ALİŞ'İMİN KAŞLARI KARA
  • ATLADIM BAHÇENE GİRDİM
  • CANA RAKİBİ HANDAN EDERSİN
  • ÇANAKKALE İÇİNDE
  • DAYLER DAYLER, VİRAN DAYLER
  • HAB-GAH-I YARE GİRDİM ARZ İÇİN AHVALİMİ
  • KIRMIZI GÜLÜN ALI VAR
  • KÖŞKÜM VAR DERYAYA KARŞI
  • MANİ OLUYOR HALİMİ TAKRİRE HİCABIM
  • SARI ZEYBEK
  • ŞAHANE GÖZLER ŞAHANE
  • VARDAR OVASI
  • YANIK ÖMER
Kaynak: http://www.meb.gov.tr/belirligunler/10kasim/marslar.html

Kaldı ki, Atatürk'ün en sevdiği şarkı "Bülbülü koydum altın kafese" de olabilir, bu durumda eğer Atatürk Sabetayist oluyorsa, benim anneannem de Sabetayist oluyor, çünkü onun da en sevdiği şarkı budur :-)

Haa unutmadan, evinize kuş almayı düşünürseniz, alacağınız kuşun cinsine çooook dikkat edin. Allah korusun yanlışlıkla bülbül alırsanız, alnınızın ortasına "La Sabataycı olm bu" damgasını yersiniz, söylemedi demeyin :-))

29 Şubat 2008 Cuma

Atatürk Sabetayist miydi? (2)


Atatürk Sabetaycı mıydı başlıklı yazımda Hillel Halkin tarafından yazılan yazının saçmalıklarını irdelemiştik. Sabetaycı ve Sabetayist kavramları aynı yola çıkıyor, ben sadece googla'da yapılacak aramalarda şansımı artırmak için her iki başlığı da kullanmayı tercih ettim, e siz de bu yazıyı okuduğunuza göre, fena etmemişim demektir ;-)

Efendime söyleyeyim, Atatürk'e Sabetayist diyenlerin ileri sürdükleri bir diğer "kanıt" da Atatürk'ün hocası Şemsi Efendi'nin Sabetayist olması. Hatta ve hatta Üsküdar'daki Sabetaycılara ait olduğu söylenen mezarlıkta onun mezarı bulunduğu söylenmekte. Gidip görmedim açıkçası, gözüyle gören varsa bana haber etsin lütfen. Fotoda da görebileceğiniz üzere, Şemsi Efendi'nin mezar taşında bağıra bağıra "ATATÜRK'ÜN HOCASI" yazmakta. Şimdi aklıma hemen şu geliyor, neden gizliliğe bu kadar önem veren Sabetaycılar burada bu reklamı yapma ihtiyacı hissetmişler??? Hadi diyelim ki Şemsi Efendi gerçekten Sabetayist idi, onun Atatürk'ün hocası olması Atatürk'ü Sabetayist yapar mı? Gittiğim anadolu lisesinde yabancı bir hocamız vardı, çok da severdim, ama onun Hristiyan olması, beni Hristiyan yapar mı? Böyle gerzekçe bir yaklaşım olabilir mi Allah aşkına?

Bir başka iddia da şair Abdülhak Hamit Tarhan ile alakalı, dedikoduya göre o öldükten sonra Atatürk'ün emriyle Zincirlikuyu'da Sabetaycılara ait özel bir adaya gömülüyor.

Tabi hemen akla bu dedikodunun ne kadar doğru olabileceği geliyor, ama ben bu konuya kafa yormuyorum bile, doğru kabul ederek devam ediyorum yoluma. Soruyorum şimdi: Bir Müslüman Sabetay mezarlığına gömülebilir mi? Hayır elbet... Bir Sabetayist de Müslüman mezarlığına gömülemez, doğru mu? Yani Atatürk Sabetaycı bir adam için "Tutun bunu Müslüman mezarına gömün" diyebilir miydi? Eee? Bunda garip bir durum yok demek ki... Ha şimdi diyeceksiniz ki, Atatürk o mezarlığın Sabetaycılara ait olduğunu nereden biliyordu? E be kardeşim, benim senin gibi garibanlar o mezarlığın Sabetaycılara ait olduğunu biliyorsak, Türkiye'nin en derin sırlarına vakıf Atatürk nasıl olur da bilmez?!

Gerçeğin peşinden gitmeye her zaman varım, eyvallah, ama akıl mantık yolundan sapmamak şartıyla... Allah bize bu mükemmel yargı araçlarını vermiş, biraz kullanalım, lütfen...

28 Şubat 2008 Perşembe

Atatürk Sabetaycı mıydı?


"Hoppalaaa!!! Bu da nerden çıktı!" demeyin, bazıları bu soruyu kendilerine ciddi ciddi soruyor, ve içlerinde "Ulan, galiba harbiden Sabetaycıydı" diyenler de var, demek ki bir yerlerde yanlışlık var... Gelin o yanlışlığı hep beraber düzeltelim.

Bu iddiayı ileri sürenlerin en büyük "kanıt"ları, Hillel Halkin tarafından yazıldığı söylenen bir yazı. İnternette " WHEN KEMAL ATATURK RECITED SHEMA YISRAEL" gibi bir arama yaparsanız bu yazıya ulaşmanız mümkün. Yazı İngilizce, İngilizceniz varsa önce o yazıyı okumanızı tavsiye ederim.

Şimdi gelelim bu yazıdaki saçmalıkları irdelemeyee...

Hillel Halkin, İsrail Başkanı Ezel Weizman'ın sözcüsü Batya Kenan'a soruyor telefonda; "Başkan Weizman, Atatürk'ün Yahudi ataları olduğunu ve çocukken ona İbrani duaları öğretildiğini biliyor mu?". Batya Kenan şaşkın bi şekilde "Tabi tabi" diyor, Hillel teşekkür edip kapatıyor telefonu. Sonra birkaç dakika sonra tekrar arıyor Batya Kenan'ı, Batya da "İyi ki tekrar aradınız, o bilgiyi tam olarak nereden aldınız" diyor. Hillel şaşırıyor tabi, az önce "Tabi tabi" diyen Batya değil miydi, bu bilgi başkanın ofisinde zaten olsa gerek diyor. Batya itiraf etmek zorunda kalıyor: "Aslında bu bilgi bizde yok... Sizdeki bilgiyi fakslayabilir misiniz?". Hillel abimiz de kırmıyor, fakslıyor tabi bilgiyi...

SAÇMALIK-1: İstihbarat konusunda dünyanın sayılı devletlerinden biri olan İsrail'in, Orta Doğu'da sözü geçen devletlerden birinin-Türkiye'nin kurucusunun (Atatürk) Yahudi olduğundan haberi yok! Bunu bir gazeteci onlara bildirmese, belki de hiç öğrenemeyecekler :-))

Yazının kalanında Hillel başlıyor İsrail Başkanı'na yolladığı "hikayeyi" biz sevgili okurlarına anlatmaya... Diyor ki, "Atatürk'ün Yahudi olduğu konusu, biyografi yazarları tarafından asla ciddiye alınmamıştır. Danıştığım 6 biyografi yazarının hiçbiri böyle bir spekülasyondan bahsetmedi bile."

SAÇMALIK-2: Eee? Daha ne kasıyosun Hillel abi? Kimsenin böyle zırva bir iddiayı ciddiye aldığı yok, sendeki bu azim niye :-)
Devam ediyor Hillel, "dönme"leri anlatıyor, bunların Sabetaycılığın alt kolu olduğunu söylüyor. Selanikte bol bol bulunduklarından bahsediyor. Atatürk'ün babası Ali Rıza Efendi'nin de dönme olduğunu iddia ediyor, çünkü annesi Zübeyde Hanım onu İslami bir okula göndermek isterken babası önce buna razı olmuş görünüyor ama sonra onu askeri okula gönderiyor. Dışarıdan Müslüman geleneklerine saygılı görünüp içinden alay ediyor olmak tipik bir dönme davranışıdır diyor Hillel.

SAÇMALIK-3: Hillel abinin burada atladığı önemli bir konu var, Sabetay Sevi'nin 17.kuralına göre Sabetaycılar kendilerinden olmayan biriyle evlenemezler! Eh Zübeyde Hanım'ı da Müslüman ilan ettiğine göre, demek ki Ali Rıza ya Sabetaycı değil, ya da oldukça "asi" bir Sabetaycı :-)
Şimdi bazılarınız Sabetaycılığın kurallarını nereden bildiğimi sorabilir, bunu da ayrı bir yazıda anlatırım ;-)
Sonra İbrani gazeteci-yazar Itamar Ben-Avi'den bahsediyor Hillel, onun yazdığı bir kitabından alıntılar yapmaya başlıyor. Biz de başlayalım... Itamar, 1911'de bir sonbahar akşamında Kudüs'teki Kamenitz Otel'de takılırken otel sahibi ona Atatürk'ü gösteriyor, tanıyor musun fln diyor, bizimki de yok deyince anlatıyor Atatürk'ü, bizimki de onunla tanışmak istediğinden bahsediyor... Atatürk'le 2 görüşmeleri oluyor, ilkinde Atatürk ona "Ben Sabetay Sevi'nin torunlarındanım - gerçi artık gerçek bir Yahudi sayılmam, fakat bu peygamberin ateşli bir hayranıyım. Bana göre bu ülkedeki her Yahudi onun yoluna girmekle iyi eder" diyor.

SAÇMALIK-4: Bir anlığına gözlerimizi kapatıp Atatürk'ün işi gücü bıraktığını ve 1911 sonbaharında Kudüs'e gidip otellerde takıldığını varsayalım. Atatürk "Artık gerçek bir Yahudi sayılmam" diyor. Şimdi bu durumda, Yahudi mi oluyor, başka bişey mi?
10 gün sonra, aynı otelde bi kere daha görüşüyorlar. Atatürk bu defa evindeki eski bir İbranice kutsal kitaptan bahsediyor, babasının zamanında bi hoca getirerek ona bu kitabı okumayı öğrettiğini söylüyor, hala bazı kelimeleri hatırladığını söylüyor, "Mesela..." diyor, biraz düşünüyor, sonra hatırlıyor: "Shema Yisra'el, Adonai Elohenu, Adonai Ehad!" diyor. Bizimki de "o bizim en önemli duamızdır" diyor. "O benim de gizli duamdır" diye yanıtlıyor Atatürk...

SAÇMALIK-5: Bu saçmalık yıldızlı 10'u hak ediyor valla :-) Şimdi, Atatürk'ün Yahudi olduğu iddia edilen bir yazı bu, değil mi? Ama bana sanki bunun tam tersini anlatıyormuş gibi geliyor. Atatürk "gizli dua"sını bile düşünüp düşünüp ancak hatırlıyor, şaka gibi :-)) İşin tuhafı, bunca konuşmadan sonra Itamar abimiz dönüp de "Kardeşim sen nasıl Yahudisin, en önemli duanı bile düşün taşın anca hatırlıyorsun, yeme beni" demiyor :-)
Hillel Halkin yazının ilerilerinde başlıyor biraz dönmeleri tanıtmaya, diyor ki "Daha çok Selanik'te olan ve sayıları 1 Dünya Savaşı arifesinde 15.000'i bulan dönmeler, sadece kendi aralarında evlenirlerdi".

SAÇMALIK-6: Yok yok, bu Hillel'in kafası iyice karışmış. Yahu bu Sabetaycılar kendi aralarında evleniyorsa Ali Rıza Efendi neden Zübeyde Hanım'la evlendi?! Ben kendisiyle çelişen adam gördüm ama, bu kadarına pes :-)

Yazının geri kalanı önemsiz... Biraz daha geyik yapıyor Hillel. Ama burada Itamar Ben-Avi'den biraz daha bahsetmekte fayda var.

Küçüklüğü zorluklar içinde geçiyor Itamar'ın, hiç arkadaşı yok, ailesi diğer çocuklarla konuşmasına izin vermiyor, çünkü ona sadece İbranice öğretiyorlar. Büyürken difteriden bi sürü akrabasını kaybediyor. Sonra annesini de kaybediyor, babası da teyzesiyle evleniyor. Tabi fanatik bir Siyonist. Bu şartlar altında neden bu kadar "hayal" gördüğünü anlamak pek zor olmasa gerek ;-)

Haa unutmadan, bu meşhur yazının yazarı Hillel'i merak ettiniz mi :-) Resmi yukarıda... Bana pek tekin görünmedi ;-))

Merhaba Dünya

Kulaklarım zonkluyor... Bu kadar yalan, iftira, kahpece söz duymak yordu beni sanırım...İnsanoğlu bir kere daha hamurundaki çamuru gözüme sokmayı başardı...

Ama ümidi kesmek yok! İyi ve kötünün kadim savaşı devam ediyor! Hayallerimdeki dünyaya ulaşamayacağım belki, ama gidebildiğim kadar ileri gitmek zorundayım! Yürürken önüme çıkan içi yalan ve yılan dolu bataklıkları kurutursam, belki sana daha temiz bir yol kalır... Lütfen sen de aynısını yap!

Hayallerimdeki dünyaya ulaşamayacağım belki, ama gidebildiğim kadar ileri gitmek zorundayım!